28 Aralık 2012

Mainz'den selamlar/Grüße aus Mainz



Bu sabah postakutusuna baktığımda, bana gönderilmiş bir zarf vardı. Üzerinde gönderenin adı yazmadığı için meraklandım ve açtığımda kuzenim Ayfer'den bir kartpostal buldum ellerimde. Onunla aramızda sadece 30 km uzaklık var ama o böyle güzel süprizler yapar bana. Kartpostalları ve mektupları sevdiğimi bildiği için, önem göstermiş ve bana kartpostal göndermiş.
Çok teşekkür ediyorum canım sana. Yüzüme bir gülümseme ekledin.
Als ich heute Morgen in den Briefkasten schaute, lag ein Umschlag in ihm, der an mich adressiert war.Meine Cousine hat aus Mainz (also nur von 30 km Entfernung) mir eine Postkarte zukommen zu lassen.Dankeschön Ayfer, du hast es wieder mal geschafft und mich zum Lächeln gebracht.

Aus der fernen Heimat/Taa memleketten


Evet dün ilk kartpostalim geldi, hemide taa memeleketten. Sevgili Sevda çok güzel dileklerde bulunmuş ve çok şirin bir yılbaşı kartı göndermiş bana. Bu yetmiyormuş gibi birde Marmaris'in ve İstanbul'un çok güzel kartlarını eklemiş.
Çok teşekkür ediyorum canım sana. O kadar mutlu oldum ki anlatamam.

Mein Blog hat viele Freundschaften mit sich gebracht. Vor allem Freundschaften aus der fernen Heimat. Mit einigen von ihnen hatte ich die Adressen ausgetauscht und gestern bekam ich eine Postkarte von Sevda. Ich danke ihr an dieser Stelle. 

27 Aralık 2012

Büyük bulusma

Yaklasik on yil sonra bu gün Eda ile bulustuk. O kadar güzel bir gün gecirdim ki anlatamam.



Karsi karsiya otururken sevdigin bir insanin gülümseyen yüzünün verdigi sicakligi hic birseye degismem bu hayatta.

Bulusacagimiz noktada onu beklerken, on yildir görmedim taniyacakmiyim acaba kaygisi varken icimde, karsidan kosar adim gelen Eda'nin hic degismeyen o güzel yüzü hemen mutluluk duygusuna büründü.

Kendisi bana yine o güzel cizimlerinden hediye etti ve bu aralar anlattigim mum manyakligimi da bildiginden birde mum almis güzel arkadasim.


Uzun uzun sohbet ettik. Bloggerlerin kulaklarini cinlattik. Yazi yazma sevgimizden, insanlarin önyargilarindan, kendi aramizda ayrimi yine kendimiz yaptigimizdan bahsettik.

Bir insanla fikirlerinin ayni olmasi, bir cok konuda karsindakinin seni yargilamadan dinlemesi cok güzel bir duygu.

Analog kameralara olan sevgisinden dolayi yaninda yine analog kamerasi vardi ve benim bir kac pozumu cekti. Bakalim nasil cikacak, cok merak ediyorum

Kendisine ufak birseyler aldim. Balik kiza balik bir kumbara almasaydim olmazdi. Güle güle kullanir insallah ve icinde biriktirdigi bozuk paralarla, zevkine göre bir sürü güzel seyler alir kendine insallah.

Kendisi ocak ayinin yirmisine kadar Almanya'da. Umarim gitmeden tekrar görüsürüz.

Bu güzel gün icin sana tesekkür ediyorum arkadasim.

27.12.2012 Ahu Kader

26 Aralık 2012

2013 isteklerim - Mim

Sevgili Pia beni mimlemiş. Teşekkür ederim canım sana.
Bu mimi bir kaç kere gördüm ama daha mimlenmediğim için katılmamıştım.

Öncelikle ben 2012'nin nasıl geçtiğini fark etmedim. Geçen yılbaşını Selb'te teyzemlerde geçirmiştim, bu yılbaşı meçhul.
Evet, efendim ben 2013 neler diliyorum?

Öncelikle aileme ve kendime, sonra herkese sağlık diliyorum. Sağlık herşeyin başı.

Sonra üniversiteyi bitirmeyi diliyorum. Bilmeden "ne zamandır okuyorsun, bitmiyormu?" diyen insanların daha anlayışlı olmasını diliyorum.

Kendime göre, isteklerime göre, ileride yapacağım ise göre bir staj yeri bulmayı diliyorum.

Etrafımda sadece maddiyata değer veren insanların azalmasını istiyorum.

Kendini kaf dağında gören insanların yere çakılmasını diliyorum.

Kendileri mutlu olmadıkları için, başka insanların mutluluklarina göz diken insanların bir an önce mutluluğu bulmasını diliyorum.

Bu sene dünyaya gelen bebeklerin (meleklerin), melekliklerini hiç kaybetmemelerini, ömürlerinin sadece güzellikler ile dolmasını diliyorum.

Kendim için fazla bir isteğim yok farkındaysanız.
2013 yılında da sadece yanlış anlasilmamak, dediklerimle yargılanmamak ve yanlız olduğum için, daha fazla yalnızlaşmamayı istiyorum.
Sevgiyle kalın.

Ve mimi pasliyorum:
Sevdanın Dünyası
Bifincankahve
Neptünlü deniz kızı
Denizin Yıldızı
Mon Abeille
Gece Yürüyüşü
Sedacim

25 Aralık 2012

Kara kiz pastasi tarifi

Merhaba blog,
demin instagramda yaptığım pastanın bir resmini yüklemistim ve sonrada kendi kendime dedim ki, görenlerin canı çekmiştir. Tarifini vereyim de onlarda yapsın yesinler.
Bu pastanın tarifini yıllar önce kimden aldığımı hatırlamıyorum ama ben her gittiğim yere bu pastayı beraberimde götürdüğüm için zamanla pastanın adı "Kara Kız" pastası oldu.

Yapılışı çok kolay. Tadida çok güzel.

Mazemeler:
1 Paket Vanilya Şekeri
1 Paket kabartma tozu
3 Yumurta
2 fincan un
2 fincan şeker
1 fincan çekilmiş ceviz yada badem
1 fincan kakao 1 fincan maden suyu
1 fincan sıvı yağ


Kendinize normal bir kahve finacani seçin. Yani çok büyük olmayacak, türk kahvesi için kullanılan fincanlar kadar da küçük olmayacak.
Fincan hesabı ile verdim tüm malzemeleri. Tüm malzemeleri mixerle karıştırıp hamurunuzu elde edin.
Sonra önceden yagladiginiz ve unladiginiz bir pasta kabına koyup, fırında 190 derecede yaklaşık 45 dk pişirin.


Afiyet olsun canlarım :)


24 Aralık 2012

Mim - Favori Makyaj Ürünlerim...


Sevgili Deniz beni mimlemis. Şimdi okurken ufak bir çığlık attım, ahh mimlenmisim diye.
Mim'in konusu favori makyaj ürünlerimiz. Fakat Denizinde bahsettiği gibi ben 30 yaşına geldiğim halde, hiç bir zaman doğru dürüst makyaj yapmayı beceremiyorum ve aslında „ay bu olmasa, makyajımı tamamlayamam“ dediğim ürünlerim yok. Benimde her zaman kullandığım, yıllanmış ürünler var tabiki. Onları ekliyorum izninizle.


Maybelline Jade'nin 50 numaralı, mineral içerikli fondotenim. Yıllar önce almıştım. Bir ara piyasadan kaldırılmıştı, çok üzülmüştüm. O ara fondöten hiç kullanmadım. Kendileri esmer bir hatun olduğumdan dolayı tenimle pek bir uyum içerisindeler. Kardeşimle ortaklaşa kullanıyoruz.

 Essence pocket beauty'dan göz farim. Bunun içinde bana yetecek derecede çok renk var ve sol aşağıda gördügünüz gibi beyaz parlak farı her gün kullandigimdan, orası boşalmış.


Yves Rocher'e ait Luminelle markasından göz rimelim. Kirpiklerimin sık ve koyu olmasından dolayı fazla rimel kullanmıyorum. Zaten rimelsizde rimel varmış gibi duruyorlar Allahima bin şükür :)

Ruj çok nadir kullandığım birşeydir benim. Düğünlerde, seyranlarda aklıma gelirse sürerim. Sürdüğüm zamanda Basic markasından Vitamin E içerikli bu ruju sürüyorum.

Severek katıldım bu mime. Denize teşekkür ederim.


Mimlediklerim:
Gece Yürüyüsü
Ayrıca Sevdamı mimliyorum.

Mumlar aldim ben


Ben son günlerde, daha doğrusu iş yeri ile gittiğim noel yemeğinde tombaladan bana mum çıktığından beri, mumun bana huzur verdiğini fark ettim. O günden beri yaklaşık her akşam yemek köşemizde otururken, bilgisayarımın yanına bir mum yakıp koyuyorum ve etrafına saçtığı ufak ışık beni mutlu ediyor.
Bugün noel olduğundan dolayı çarşı ve pazar yerleri öğlen 12'ye kadar açık. Bende bu yüzden akşam yatağa girdiğimde saatimi 9'a kurdum ve bu sabah dokuzda kalktım.
Bir bardak çay içtikten sonra sırtıma sırt çantamı da alıp çarşıya doğru gittim.
Biraz temiz hava alayım, dolasayim, hemde kendime bir mum birde mumları içine koyabilecegim bir cam kase alayim diye düsündüm.
En sevdiğim renk yeşil. Bu yüzden ufak bir cam kase aldım, içine koymak içinde yeşil süs kumu ve birde mum.
Dönüşte birde burada eski eşyalarını, yada alipta hiç kullanmadığı eşyaları satan, ikinci el dedikleri bir dükkan var, oraya uğradım.
Birde oradan bir kaç mum aldım ama en çok bu gül şeklinde ki mum hoşuma gitti.

Demem o ki, mumlarim ve ben mesuduz. Çok güzel duruyorlar.

24.12.2012 Ahu Kader

22 Aralık 2012

Sok, Sok, Sok. Ahu'nun gönderdigi kartpostal neden geri geldi? daannng


Mon Abeille nin yaptığı kartpostal etkinliğine katılmıştım. Eslestigim insandan haber gelmeyince, benimde hevesim kırılmıştı fakat ne zamandır gerek blog olsun, gerek twitter ve instagram olsun, görüştüğüm Sevda ve Mon Abeille ile adreslerimizi takas ettik ve ben ikisinide kartpostal gönderdim.
Çok sevdiğim Çağlaya da adresini sorma fikri geçmişti içimden, ama çekinmiştim. Onun da içinden aynısı geçmiş ki, adreslerimizi birbirimize bildirdik ve ben geçen çarşamba günü Çağlanın kartpostalini postanenin önünde bulunan posta kutusuna atmıştım.
Üzerine yapıştırdığım pul miktarı yeterli gelmeyince, zarf perşembe günü posta kutumda yerini almış oldu.

Ben perşembe günü evde olmadığımdan cuma günü üniversiteden döndüğümde bir baktım ki, Çağlaya gönderdiğim zarf geri gelmiş. Ben tabi ki şoklarda. Sinir oldum, nasıl olurda yapıştırdığım pul yetmez diye.
Sevdaya da gönderdim. Mon Abeille de, onlar geri gelmedi ama :(
Neyse bu sabah Çağlanın zarfini yeniden postaneye götürdüm ve orada direk hangi zarf ebadlarının, ne kadar miktarda pula ihtiyaç olduğunu öğrendim.
Eda'ya mektup yazmıştım ama daha gönderme fırsatı bulamadım. Fakat Çağlaya gönderdiğim kartpostalı o kadar şirin bulmuştum ki, Eda'yada almıştım. Hal böyleyken Eda'ya da kartpostalini gönderdim.

Yani demem o ki kızlar, kartpostallariniz yolda ...

Eskilerden/Altes

Menschen laufen aneinander vorbei.
Menschen leben aneinander vorbei.
Menschen reden aneinander vorbei.
Gedanken in Worte zu fassen ist eine Kunst und sie für sich zu behalten ist manchmal eine Qual.

 ***

İnsanlar birbirinin yanından geçiyor.
İnsanlar birbirinin hayatlarından geçiyor.
İnsanlar birbirnin konuşmalarının yanından geçiyor.
Düşünceleri kelimelere dökmek bir sanat, kendine saklamaksa bazen bir  ızdırap.

25.06.2012 Ahu Kader

Eskilerden

Öyle bir şiir yaz ki,
kimse bana yazılmış diye üstüne alınamasın.

18.07.2012 Ahu Kader

19 Aralık 2012

Yasalarla Türkiye

Az önce ülkemin haberlerini seyrettim yine. Marketlere ve bakkallara yeni yasa gelmiş. Artık yumurtaları Avrupa ülkelerinde ki gibi buzdolabında saklamak zorunda kalacaklarmış.
Bazen gerçekten de gülümsüyorum. Avrupada yaşıyorum ve Avrupanın hiç bir yerinde yumurtalar ve uzun süreli sütler buzdolabında saklanmıyor.
Tüm ürünler açıkta ve aldıktan sonra isterseniz kendiniz buzdolabında muhafaza ediyorsunuz.

Canım ülkem, madem saçma sapan yasalar çıkarıyorsun, lütfen tüm Avrupa ülkelerinde olduğu gibi deyipte kendini küçük düşürme.

Tekrar söylüyorum, Avrupanın hiç bir ülkesinde yumurta marketlerde buzdolabında muhafaza edilmiyor.

Şeker şey

Bu aralar kitap ayraçları yapıyorum. Daha öncede yazmıştım.
Edanın çok sevdiğim çizimleri var.
Bu gün bu çok sevdiğim çizimlerinden bir tanesinin çıktısını kapladım.
Çok tatlı bir ayracım oldu.



17 Aralık 2012

Özledim seni

Bazı sabahlar istasyona vardığımda, karşıdan karşıya geçerken bir ses duyuyorum sanki sokağın sağ tarafından.
Gelmeyeceğini bildiğim halde, duyduğum sesin senin sesin olmadığını bildiğim halde başımı çeviriyorum sağ tarafa.
O an sokaktan gelenler oluyor. Kimilerini sana benzetiyorum, kalbi yerinden çıkacakmış gibi oluyor.
Heyecanlanıyorum.
Tekrar bakıyorum emin olmak için.
Sen değilsin biliyorum.
Bir umut benimkisi. Oralarda mutlu oldugunu biliyorum.
Ama seni çok özlüyorum canım arkadaşım.
Keşke şimdi yine burda olsanda, sabah trende birlikte seyahat etsek.
Yine sen sakrak seslerimizle sohbet etsek.
Pazar günü buluşmak için sözlessek.
Seni özledim ben.
Türkiye'de yaşamak senin hayalindi.
Sevdiğin biri ile evlenip mutlu bir ailen olsun istiyordun hep.
Kendi vatanımda yaşamak istiyorum, gidince bir iş bulurum artık dedin hep.
Tüm isteklerin gerçekleşti.
İnan senin adına çok mutluyum ama seni çok özledim ben.
Yalnız kaldım ben.
Pazarları evde otururken, şimdi burada olsaydı, gitseydim ve balkonda kahve icseydik diye söyleniyorum içimden.
Özledim seni.
Pazarları daha çok koyuyor gidişin.

14 Aralık 2012

Kitap ayracı yapma sevdası keşfettim

Bir iki gündür kitap ayracı yapmaya taktım kafayı. Sevdanında dediği gibi kitap kulelerim var benim ve hangi kitaba, hangi ayracı bulacağımı şaşırmış durumdayım. İnternetten araştırmıştım ve bir iki gün önce kitap ayracı yapmanın en kolay yolunu buldum.

1. İlk önce bir zarf alıyorsunuz. Size gelmiş eski bir zarfta olabilir, yada kullanmayacağınız bir zarfta olabilir.

2. Sonra zarfın kenarlarını diagonal şekilde isaretliyorsunuz ve kesiyorsunuz. Zarfın kapalı tarafından böylelikle iki ayraç elde etmiş oluyorsunuz. Açık tarafını da kapatıp oradan da iki tane daha elde edebilirsiniz.


3. Hoşunuza giden hediye paketi kâğıtlarını alabilirsiniz ayraçlarınızı kaplamak için. Ayraçları hediye paketinin beğendiniz motiflerine yapıştırıp beklettikten sonra, ayraçlarınızı kaplamış olursunuz. Çizim yapabilen direk ayraçların üzerine güzel çizimlerde yapabilir.
Yada hediye paketi kâğıdı ile kaplamak yerine, sevdiğiniz dörtlükleri de yazabilirsiniz.


Ayraçlar büyük, küçük her kitabın köşesine uygun geliyor ve renkli ayraçlarda kenarından çok güzel bir şekilde hangi sayfada olduğunuzu görebiliyorsunuz. Ayrıca çantanızda falan gezdiriyorsaniz kitaplarinizi, ayraçlari biraz daha büyük kesin. Böylelikle kitabın arasından hiç kaymıyor.



Sadece cok üzücü


Insanlar. Tek yönlü bir yolda duran insanlar. Bu yolun üzerinde bir ambulans var ve bir evden bu ambulansa yasli bir adam tasiniyor. Insanlar, kornalara basan insanlar, cünkü ambulans tek yönlü yolu tikiyor. Insanlar, sabirsiz insanlar ve duygusuz insanlar.
Bir saniye bile, su an kendilerinin bu ambulansa tasinan insan olabileceklerini düsünmeyen insanlar.
Sadece cok üzücü.

11 Aralık 2012

Pia'nin cekilisi var

Genellikle blogger çekilişlerine katılmıyorum. Malum Almanya'da yaşadığımdan dolayı ve blogger arkadaşlarımın bir çoğunun Türkiye'de yaşamasından dolayı, kimseyi kargo ile uğraştırmak istemiyorum.
Genellikle gönderilenler Türkiye sınırında kalıyor. Paketler yarım yamalak geliyor. Bunu bir kaç hafta önce yazdığım bir yazıda belirtmiştim zaten.

Fakat konu kitap olunca artık katılmaya karar verdim. Tek bir kitap yada bir kaç kitap çekilişi olduğunda katılmayı çok istiyorum. Malum Almanya'da yaşıyoruz ve türk kitapları burada çok pahalı. Ayrıca bir başkasının severek okuyup bana bu yol ile armağan ettiği bir kitap olduğu için, dahada bir anlam dolu.

Pia'nin çekilişi var. Zülfü Livaneli'nin bir kitabını armağan edecek. Katıldım, totem yaptım, inşallah bana çıkar :)

8 Aralık 2012

Noel yemegi/Weihnachtsfeier

Dün akşam bir kaç ay önce veda ettiğim matbaada bulunan arkadaşlarım ile noel yemeğine gittik. Her sene gittiğimiz El Grecco restoranında bir araya gelip yemek yedik.

Gestern Abend habe ich mich mit meinen alten Arbeitskollegen aus der Druckerei zur Weihnachtsfeier getroffen. Wie auch die Jahre zuvor haben wir uns im El Grecco Restaurant in Alzey getroffen.

Bu sene tam tamına 16 kişiydik ve eski iş arkadaşlarımı görmek beni çok mutlu etti.
Annemde halen matbaada çalıştığı için, onunla birlikte gittik ve Tatjana'nin kocası bizi hem bırakıp, hem tekrar gelip eve bıraktı sağolsun.
Hava karlı. Saatlerce kar yağdı ve noel yemeği için çok uygun mir atmosfer oldu diyebilirim.

Diesmal waren wie 16 Personen und ich habe mich gefreut, dass ich somit einige wieder sehen konnte.
Bei Schnee und Regen hat Tatjanas Mann uns hingefahren und auch abgeholt. Danke an ihn an dieser Stelle.


Her sene yaptığımız gibi bu senede yine tombala çekilişi ile hediyelestik. Her gelen elinde ufak bir hediye ile geldi ve hediyelerin üzerine numaralar yapıştırıldı. Sonra bir kutunun içine koyduğumuz numaralardan çekiliş yaptık. Kime hangi numara çıktı ise, o numaralai paket onun oldu, böylelikle içinde bulunan hediye de.
Bu sene bana çok şeker şeyler çıktı.

Wir wussten am Anfang gar nicht, wo wir unsere ganzen Wichtelgeschenke abstellen sollten. Annemarie hat dann die zwei Kindersitze zusammengeschoben und hat sich somit zu Helfen gewusst.


İlk önce paketleri nereye koyacağımızı şaşırdık. Yemekten sonra tombalaya geçeceğimiz için, oturduğumuz bölümde bulunan çocuk sandalyelerini bir araya getirip üzerine dizdik.

 Bunlarda bana çıkan hediyeler. Solda ki vanilya kokulu bir mum. Sağdaki şeker şeyler de tuzlukla, biberlik.

Das sind meine Wichtelgeschenke. Eine Duftkerze und die süßen kleinen auf der rechten Seite, sind Pfeffer und Salzstreuer.
Buda banyo yaglarim. Yani dinlenme amaçlı banyo suyuna karistirabilecegim kokulu yağlar.

Und das sind meine Öle für ein Wohlfühlbad.














Sonradan tekrar bir cekilisimiz oldu. Matbaada her çeşit eşyayı paketledigimiz için ve bazen firmalardan gelen eşyalar fazla olduğundan ya matbaada saklanıyor, yada dağıtılıyor. Yine birşeyler kalmış olacak ki, kalan eşyaları paket yapmış getirmiş arkadaşımız ve "hayda, bu nereden çıktı?" diyerek tekrar çekiliş yaptık. Bana on numara çıktı.

Danach gab es noch mal eine Verlosung und es kam uns vor, als würde es gar kein Ende mehr nehmen. ;) 


Yani anlayacağınız masa hediyeler ile doldu taştı.

Der ganze Tisch war voller Geschenke. 


5 Aralık 2012


Bazen gercekten de kendi kendime nazar degdirdigimi düsünüyorum. Eda’nin gönderdigi bilekligi o kadar cok sevdim ki, “ay bu ne kadar güzel. Ben bunu bir daha cikarmam. Bilegime uysun, baska bir bant takmaliyim” diye dolandim durdum ilk iki gün. O günden sonra bir dahada cikarmadim gercekten bilegimden.
Ama tam simdi, yani bes dakika önce, bilekligin üstünde bulunan yusufcuk kusu koptu ve ben oturup simdi on yasinda ufak cocuklar gibi aglamak istiyorum. Aferim sana Ahu, yine nazar ettin kendine.

Not: Ben yusufcugu cok severim. Yusufcuk bulunan kolyemde kopmustu zamaninda. Demek ki yusufcuklari özgür birakmam gerekiyor.

Tesekkürü bir borc bilirim

Son 56 dakika ve ben bu gün gercekten de sinir sistemi mi alt üst eden insanlarla ugrastim. Sabah trende cenesi düsük kizin kulak tirmalayici sesi hala kulaklarimda ve onun yüzünden okuyamadigim kitabim da cantamda esantiyon gibi kalmis durumda.
Onun haricinde sabahin köründe ofiste ilginc bir sekilde karsilanmam da sinirlerimi bozdugundan dolayi bütün günün pekte ic acici gectigini söyleyemeyecegim.
Bazi günler basim gercekten de hic ses kaldirmiyor ve bunu biliyormus gibi, inadina ofisimin karsisinda bulunan stok odasindan oradan oraya esyalari tasirken, yerlere düsürüp bir sürü ses cikaran calisanlara da tesekkürümü bir borc bilirim. Bas agrisi ve sinirle gecen günümde emekleri var neden olsa. :)

Sakin ol, sinirlerine hakim ol

Sabahın köründe kalkmisim, trende sesi yüksek iki kızın çenesine maruz kalmışım. Koşturarak ofise gelmişim ve ofiste görüşme var. Özür dileyerek içeri girdim, anahtarlarimi ve bilgisayarımı alıp yerime geçeceğim ki içeride bulunan kadın beni tanımadığından "Su an bizi burada rahatsız ediyorsunuz" dedi.
Bende gülümseyerek "Bunun farkındayım efendim, fakat eşyalarımı alıp görevimin başına geçecektim" dedim ve kapıyı arkamdan kapattım.
Biraz sinirlendim tabiki. İnsan daha güzel bir üslupla söyleyebilirdi bunu.
Görüşme bittikten sonra patron benden özür diledi ve kadının terbiyesizlik yaptığını, fakat benim ofiste çalışan bir öğrenci olduğumu bilmediğinden dolayı böyle davrandığını söyledi.
Bazen gülümseyerek verilen bir cevap en çarpıcı cevap oluyor. Sinirlerimize hakim olalım. :)

30 Kasım 2012

Haram zikkim olsun

Dün Eda'dan gelen mektuptan ve ne kadar mutlu olduğumdan bahsetmiştim. O zamandan beri aklıma birşey takıldı. Zarfı tekrar tekrar açıp içinde bulunanlara bakarken, ve bileklerim çok ince olduğundan dolayı bilekliğe bilegime uygun bir bağ ayarlamaya çalışırken anneme: "Helal olsun şu millete. Bak tek bir zarfın içinde, hiç korunmadan kaç şey geldi." dedim.

Çünkü ben bu güne kadar Türkiye'ye arkadaşlara ve kuzenlere bir çok mektup gönderdim ve içinde ufak ziynet eşyaları, yada hediyelik şeyler koymuştum ve hiç biri ama hiç biri ellerine geçmedi, gönderdiğim insanların.

Paket yada mektup buradan çıkarken sorun yaşanmıyor da Türkiyede postaneye vardığında kontrol amaçlı açılan mektuplardan haberdar oldum. Tamam anladım, kontrol için açıyorsun da, içinden benim ufacık bilekliklerimi yada kolyelerimi neden alıyorsun peki?

Çünkü Allah korkun yok senin. Hak geçer bana diye düsünmüyorsun. Çalıp çırpıyorsun. Bu güzelmiş diyorsun, kendi cebine indiriyorsun. Ama o gavur memleketi olarak adlandırdığın memleketlerden yani İngilterelerden, İtalyalardan, Almanyalardan hiç sorun çıkmadan mektuplar ulaşıyor binlerce insanlara, her gün yeniden ve içinde para olan zarflar bile var. Kaybolmuyor.
Çünkü onun içinde bulunan SENİN değil.
Bu kadar basit.

Haram zıkkım olsun alanlara!

30.11.2012 Ahu Kader

29 Kasım 2012

İngiltereden mektup geldi



Eda'yi takip edenler, severek okuyanlar çok. Siz eğer okumuyorsaniz buyurun buradan alalım.

Neptünlü bir deniz kızıyım ben


Eda ile biz yıllar önce ailemizin üye olduğu bir dernek sayesinde tanıştık. O zamanlar şiir yazan çocuklara, düz yazı yazan gençlere yardımcı olabilmek adına, birazda bizim birbirimizi tanımamız için bir dernek kurma niyetleri vardı ama olmadı galiba.
Biz Eda ile o gün tanıştık. Yan yana oturmuştuk ve ben çizimlerini çok beğenmiştim, yazdığı şiirleri o ufacık yaşında o kadar anlamlı bulmuştum ki, anlatamam.

O günden sonra bir daha o dernekte bir araya gelmedik. Diğer çocuklara ne oldu, neler yapıyorlar bilmiyorum ama biz Eda ile bagimizi hiç koparmadik aslında. Bir şekilde her zaman görüştük. Bazen mail attık, bazen ufak sohbetlerle Facebooktan yazıştık, son zamanlarda da ikimizin de blogu olduğundan dolayı, her defasında görüsmesekte, birbirimizin yazilarini takip ediyoruz.

Canım Edam benim için bir resim çizdi ve taa İngiltereden posta ile bana gönderdi. Yaklaşık 10 gündür her gün posta kutusuna bakıyorum, eve gelince "Anne bana birşey geldimi?" diye soruyorum ve sonunda dün geldi.

O kadar mutlu oldum ki anlatamam. Yazdığı mektup, çizdiği o güzel resim yetmiyormuş gibi bana birde çok tatlı bir bileklik ve broş göndermiş. Ayrıca Almanyadan aldığı bir kartpostalı göndermiş. Ben bu resime şimdi bir çerçeve almalıyım ve Eda'ya en yakın zamanda bir paket göndermeliyim.

Mektup almak güzel bir duygu. Teşekkür ediyorum canım sana.








Sayesinde bol resimli bir yazı oldu buda. Bilekliği çok sevdim. Daha çıkarmam ki bunu ben :)


29.11.2012 | Ahu Kader 

27 Kasım 2012

Tek tip kıyafet/Uniform

Türkiye 2013/2014 öğretim yılı ile birlikte okullarda serbest kıyafete geçiyormuş. Demin annemle oturmuş haberleri seyrederken duydum.
Açıkçası benim fikrimce bu yanlış bir karar. Dünyada bir çok avrupa ülkesi tek tip kıyafete geçmeye çalışırken, neden Türkiye yine birşeylerin hevesi ile bu tek tip kıyafeti kaldırıp, serbest kıyafet getiriyor?


Türkei wird mit dem Schuljahr 2013/2014 die Uniform in den Schulen abschaffen. Habe ich gerade, als ich die türkischen Nachrichten gehört habe, mitbekommen.

Meiner Meinung nach ist das eine falsche Entscheidung. Während viele europäischen Länder die Uniform einzuführen versuchen, frage ich mich, warum die Türkei die Uniform abschafft? 


Fakir, zengin daha çabuk fark edilsin, tenefüs bahçelerinde yeterince farklılıklar yüzünden kavga eden çocuklar, birde zengin fakir çatışması içine girsin diye mi?

Damit sich die Kinder auf dem Schulhof (die sowieso schon genügend unterschiedlichen Problemen freigesetzt sind) auch noch durch die finanziellen Unterschiede ihrer Eltern streiten?

Biz zamanında tek tip kıyafete sahip olmadığımızdan çok sorunlar yaşadık. Benim çocukluğumda liseye giderken mesela Buffalo ayakkabısı olmayan gruba dail edilmiyordu.
Aylarca ağlayıp sizladim babama banada o ayakkabılardan alsın diye. Sonunda aldırdım ve giydim. Epeyi bir pahalıydı tabi ki.

Şimdiki aklım olsa, "hadi lan ordan, sen kimsin de beni gruba dail etmiyorsun. Pabucun kadar konuş." der o ayakkabılardan almazdım.

Wir hatten damals genügend Probleme, da es in Deutschland keine Uniform gibt. In meiner Kindheit gehörte keiner zur Gruppe, wenn er keine Buffaloschuhe besessen hatte.Ich bin damals meinem Vater ziemlich lange auf die Nerven gegangen, bis er mir Buffaloschuhe gekauft hat.Wenn ich jetzt daran denke, hätte ich damals natürlich gesagt: "Wer bist denn du, dass du mich nicht in die Gruppe aufnimmst? Steck dir deinen Schuh sonst wo hin."

Tabiki yine sınırlamalar getirmişler. Kızlar diz üstü etek giymeyecek, kıyafetler şeffaf olmayacak. Ben ne anladım şimdi bu işten? Hem herkes serbest, istediğini giysin de, hemde kısıtlamalar getir.

Çocuklar ve gençler kararı beğeni ile karşılarken, ilk öğretimde bulunan çocukların aileleri pek taraftar değil. Bakalım zaman ne gösterecek.

Natürlich gibt es auch bei dieser freien Kleiderreform einige Regeln, die beachtet werden müssen. Die Mädchen dürfen keine Röcke anziehen, die über ihren Knien sind. Man darf keine durchsichtigen Kleider tragen und auch keine Kleider tragen, auf denen Marken abgebildet sind. So, was verstehe ich nun davon? Freie Kleiderreform einführen und dann Regeln setzen.

Während die Schüler sich auf die Kleiderreform freuen, sind die Eltern nicht davon überzeugt. Mal schauen, was die Zeit mit sich bringt. 
 
27.11.2012 | Ahu Kader

24 Kasım 2012

Ögretmenler günü/Tag der Lehrer

Tüm ögretmenlerimizin ögretmenler günü kutlu olsun. Ögretmen olmanin bu kadar cefakar, bu kadar zor oldugu bir ülke daha tanimiyorum, kendi ülkemden baska. Yillarca kadro bekle, o kadar hevesle ögrenim görüp, ögrendiklerini gelecek nesillere vermeyi hayal ederek. Elleri öpülesi insanlar.

Heute ist in der Türkei “Tag der Lehrer.” Einen schönen Tag wünsche ich in diesem Sinne allen Lehrern. Ich kenne kein anderes Land, in dem es so schwer ist seinen Beruf auszuüben. Jahrelang darauf zu warten, eine Position zu bekommen, obwohl man dafür studiert hat.

24.11.2012 | Ahu Kader 

23 Kasım 2012

Resimlerle bir gün/Mein Tag anhand von Bildern

Farkına varmadan çok güzel bir gün geçirdim bu gün aslında. Dün akşam yatağa yattığımda 'yarın üniversiteye tek ders için kim gidecek ya?' diye yakınırken bu günün nasıl geçtiğini fark etmedim bile.

Sabah saat 11:30'da dersten çıktıktan sonra ilk önce kantinde yemek yedim arkadaşlarımla, ondan sonrada bilgisayar odalarında oturup internetten staj yeri bakindim. Alman demir yolları tamda benim ileride çalışmak istediğim bölümde bir stajer arıyor. Oraya başvuracağım herhalde.

Sonra çarşıya indim. Kardeşim ve kankardesi ile buluştum. Biraz şehri dolandık.

Ich war heute mit meiner Schwester und ihrer Blutsschwester ein wenig in der Stadt. Eigentlich hatte der Tag für mich mit einer Null-Bock-Phase begonnen, doch dann ist daraus doch ein schöner geworden.




 Sonra bir tayland restoranına girdik ve yemek yedik.

Wir waren beim Thai-Express gegenüber vom Alex in Wiesbaden.


Restoranin ici cok güzeldi gercekten ama calisanlari pekte saygili degildi.
Ich muss sagen dass die Einrichtung sehr schön aussah aber man von der Bedienung einen netteren Umgang erwarten könnte. 

En cokta acili soslarina bayiliyorum.
Ich liebe diese scharfen Saucen.


Ayrica el yapimi naneli limonata da cok güzeldi.
Die hausgemachte Limonade mit Minze war sehr lecker. 

Yakinda Wiesbaden'da yine noel pazari var. Yarin basliyor herhalde. Atlikarincayi kurmuslar.
Das Riesenrad für den Sternschnuppenmarkt steht bereits.

Dönüste istasyonun üst katinda dükkanlari gezerken, arali olan bir dükkan kapisindan da raylarin resimini cekme imkanim oldu. Yukaridan hersey daha güzel görünüyor bence.
Auf dem Weg nach Hause habe ich durch die Lagertür von Rossmann den Mainzer Bahnhof auch mal von oben gesehen und ich muss sagen, dass er von oben besser aussieht. :) 

23.11.2012 | Ahu Kader

21 Kasım 2012

Warum ein Student nicht lernt

Eda geht es zur Zeit anscheinend wie mir und deswegen hat sie diesen Zeitungsartikel aus einer türkischen Zeitung in ihrem Blog gepostet.


Übersetzung:Warum ein Student nicht lernt
In einem Jahr gibt es 365 Tage an denen man lernen kann. Wenn man die 52 Sonntage abzieht, hat man noch 313 Tage.
Im Sommer gibt es 50 sehr heiße Tage, an denen man nicht lernen kann und somit bleiben noch 263 übrig.
Jede Nacht schlafen wir ungefähr 8 Stunden und das macht in einem Jahr 122 Tage. Also bleiben 141 Tage zurück.
Wenn wir eine Stunde am Tag uns selbst widmen, verschwinden weitere 15 Tage. Bleiben 126 Tage übrig.
Wenn wir jeden Tag für Essen und Trinken 2 Stunden verbrauchen, verschwinden 30 Tage und uns bleiben noch 96 Tage.
Wenn ein anständiger Student nur zwei Stunden am Tag für seine Freizeit widmet, macht das 92 Tage und somit bleiben uns noch 4 Tage.
Aja, wir sind auch nur Menschen. Natürlich werden wir dann auch mal 3 Tage krank. Also bleibt uns noch ein Tag und was ein Zufall haben wir an diesem Tag Geburtstag. :)

18 Kasım 2012

Hangi ara vazgeçtik?


Ne zaman vazgeçtik hür olmaktan? Küçük çocuklar gibi herşeye inanmaktan? Kuşları kovalamaktan, onların gökyüzüne yükselişini izlerken acaba uçabilsem, nasıl olurdu diye sormaktan ne zaman vazgeçtik?
Resimdeki küçük kız bir kaç gün önce tren arkadaşımdı benim. Çok şirindi. Karşı karşıya otururken gülümsedik birbirimize. Trenden indikten sonra yol kenarında duran güvercinlerin hepsini uçurdu. O an sordum kendi kendime, ne zaman vazgeçtik biz çocuklar gibi hür olmaktan?

Büyüdügümüzü de fark etmedik. Birden büyüdük ve bir sürü sorumluluk altına girdik.
Bu küçük kıza çok imrendim o an. En son ne zaman bir salıncakta sallanırken kahkaha attık? Ne zaman büyüdük? Bir yanımız hep çocuk kaldı herhalde.
Yolda gördüğümüz çocuklara da gülümsememiz ondan. Masumiyetini seviyoruz bu çocukların. Masum yanlarımızı keşfediyoruz yeniden.

***


Wann haben wir es aufgegeben frei zu sein? Wie kleine Kinder an alles zu glauben?Wann haben wir es aufgegeben den Vögeln hinterher zu jagen und bei ihrem Aufstieg in den Himmel uns zu fragen, wie es wäre, wenn wir fliegen könnten?

Das Mädchen auf dem Foto war vor ein paar Tagen meine Sitznachbarin im Zug. Sie war total süß und hat mich angelächelt. Als wir aus dem Zug ausgestiegen sind und auf den Bus gewartet haben, hat sie alle Tauben am Straßenrand verjagt.In diesem Moment habe ich mich gefragt, wann wir es aufgegeben haben, wie kleine Kinder frei zu sein.Wir haben es noch nicht einmal bemerkt, wann wir erwachsen geworden sind.


Ich beneidete dieses Mädchen in diesem Moment. Wann haben wir das letzte mal auf einer Schaukel hin und herschwingend lauthals gelacht?Deswegen lächeln wir kleine Kinder an.Wir lieben die Unschuld dieser Kinder.Entdecken erneut unsere unschuldigen Seiten, dank ihrer.
 


18.11.2012 | Ahu Kader

17 Kasım 2012

Gelsin kurabiyeler

Sevdacigim yaptığı yemeklerin resimlerini koyuyor ya bazen, bende bu gün annemle kurabiye yaparken Sevda geldi aklıma ve hadi dedim Ahu yaptığın kurabiye tarifini ver. Herkes yapsın afiyetle yesin.

içindekiler:

2-3 portakal kabuğu
1 bardak sıvı yağ
1 bardak şeker
1 bardak portakal suyu
1 yumurta
1 paket kabartma tozu
kulak memesi yumusakliginda alabildiği kadar un. (bu tabir sırf biz türklerde var sanıyordum ama almanlarda kullanıyor)

Yapılışı:

Portakal kabuğunu küçük küçük dograyacaksiniz. Rendelemeyin.
Sonra geri kalan malzemelerle birlikte karıştırıp, alabildiği kadar unu ilave ederek hamurunuzu elde edin.
Sonra hamurunuzu ceviz büyüklüğünde toplara ayırıp yuvarlakça yoğurun ve topları tepsiye dizin. Dizmeden önce topların tepsinin üst tarafına gelen taraflarını toz şekere bandirin.
160 derece ısıda yaklaşık 10-15 dakika pembelesene kadar pişirin.
Afiyet olsun. :)






14 Kasım 2012

İyiki doğdun halacım

Kızkardeşi çok güzel birşey bence. Bir evde iki oğlan olmalımı bilmiyorum ama, iki kız çocuğu kesinlikle olmalı.
En büyük sırdaştır kızkardeş.
En yakın arkadaşlardan önce gelir.
Teyze anne yarısıdır. Amcada baba yarısıdır.
Benim teyzem yok. Birtanecik halam var. Halamında kız kardeşi yok. Ne yazık.

Onun için halam benim için teyze yarısıdır.
Bugün doğum günü bu güzel kadının. İyiki doğmuşsun, iyiki varsın halacım.
Seni seviyorum.

15.11.2012 | Ahu Kader