Araba ile gittik izine. Sebo ilk defa Türkiye'ye gitti, hemde o kadar uzak yola ilk cikisi oldu.
Cumartesi sabahi yedi bucukta yola ciktik, gece on ikide Sirbistan'da cok kötü bir otelde kaldik. Bu otelin hikayesini daha sonra detayli olarak anlatacagim cünkü benim gibi gurbetcilere ders olur. Facebook üzerinden bir grup bu otelin reklamini yapiyor, bende ona güvendim türk oteli diye rezervasyon yaptirdim. Ay cok kötü bir yere varmis olduk, ama dedigim gibi detayli olarak yazacagim. Zira Facebookta'ki grupta düsüncelerimi yazdim ama canim adminler yazimi yayimlamadilar.
Sirbistandan sonra Bulgaristan'i da gecip silaya kavustuk. Aksam saat 18:30'u gösteriyordu, siniri gectik hop 19:30 oldu.
HGS, Duty Free biraz arastirdik. HGS'i daha sonra alabilirmisiz, zaten PTT de kapaliydi. Hadi dedim Sebastian'a Edirne'nin icine girelim de Süleymaniye Camisini görelim. Aksam ayri güzel, gündüz ayri güzel. Bir sürü fotograf cektikten sonra oraya yakin bir pidecide pide yedik ve yolumuza devam ettik. Istikamet Gölcük. Gece iki bucukta canim teyzeme vardik ve orada dinlendik. Ertesi sabah güzel bir kahvalti ettikten sonra, öglen saat on iki bucukta Erzincan'a yola ciktik. Dinlene dinlene gittik. Gece bir bucukta Erzincan'a varmis olduk. Erzincan'da bir hafta kaldik. Erzincan'dan Trabzona gidip karadeniz turu yaptik. Erzincan-Ankara-Izmir-Almanya. 3 haftanin icinde yedi bin kilometreden fazla yol yaptik.
Dedemi kaybettigimi yazmistim daha önce. Benim icin hem üzüntülü hem mutlu gecen bir izin oldu. Izin-dügün alisverisi karisimi bir sey oldu.
15. ekimden beri calisiyoruz yine. Is yerinden cikis aldigimi da yazmistim. 8 izin günüm vardi. Böylece aralik ayinin on ücünde son is günüm olacak.
Yarin isci kurumunda zorunlu randevum var. Bana is bulmaya calisacaklar simdi. Benim acelem olmadi bu konuda. On alti kasimda dügünümüz var, onu bir atlatalim, ondan sonra bir yerlere CV gönderirim. Böyle iste blogcanlar.
Görüstügümüz zaman görüsürüz.