2 Şubat 2020

Pia Mater - Serkan Karaismailoglu


Adam bir türlü anlamıyordu. Beyin üzerine onlarca kitap ve araştırma okumuştu. Bu konuda kendisini önemli bir şekilde geliştirmişti ama gene de anlayamıyordu. Nasıl olur da bir başka insanı bu kadar net içinde hissedebilirdi ki. Onu gördüğü her an, sahip olduğunu sandığı bütün organlarının aslında ne kadar bağımsız ve başına buyruk olduklarını bir kez daha algılıyordu. Yıllardır beraber yaşadığı kalbi artık başkası için atıyordu, beyni desen çoktan olay yerini terk etmişti. Kendi hücreleri bile dinlemiyordu adamı. Bir insanın hücresi neden bir başkası için kendi vücuduna ihanet ederdi ki... Ama adam bir şeyden çok emindi. Tüm hücrelerinin kendisini terk edeceğini de bilse, onu gördüğü tek bir anı bile dünyada hiçbir şeye değişmezdi
(Tanitim Bületinden)  

Pia Mater bir Nöro-Roman. Harika bir kurgunun icinde beyin ve omuriligi saran en ince zar olan Pia Mater hakkinda bir cok sey ögreniyoruz. Ayrica kitap basli basina kaynaklar ile sunulmus bir bilgi deposu gibi. 

Ufak bir alinti ile ne demek istedigimi anlatayim: 

Senin frekansın 60 hz iken sineğin frekansı 250 hz’dir. İşte bu nedenle elinde rulo yaptığın gazeteyle bir karasineği öldürmek çok zor. Çünkü senin büyük bir hızla salladığın gazeteyi o sinek, Matrix filminde kurşunların kendisine gelişini ağır çekimde gören Neo gibi görür ve gazeteden kolayca kurtulur.

Bebek istegi ile yanip kavrulan Meryam'in esi Perit'in kendisini aldattigini ögrenmesi ile hikayede farkli bir dönüs oluyor. Meryam kiz kardesi Tesla'ya olan biteni anlattiktan sonra ortadan kayboluyor. 
Ablasini aramaya baslayan Tesla'ya en yakin arkadasi Ilias da yardim ediyor. Baslarda kahramanlarin farki isimlerini aklimda tutmakta zorlansam da, sonradan alistim. Kitap o kadar heyecan verici ve bilgi ile dolu ki, kalin olmasi hic bir sorun yaratmadi. Su gibi akip gitti. 



Görüştüğümüz zaman görüşürüz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder